SAN ROKKO balsamının adı, tüm İtalya’da ünlü
olan bir azizin adıyla bağlantılıdır.
Ürünün ambalajında da azizin resmi
çizilmiştir. San Rokko ya da Kutsal Rok, şimdiye kadar, geçmiş yüzyıllarda
sürekli Avrupa’yı etkisi altına alan veba hastalığının iyileştiricisi olarak
Roma Katolik Kilisesi tarafından saygı görmektedir. San Rokko, gezginlerin,
eczacıların, doktorların, bahçıvanların, hastaların, hapiste yatanların,
köpeklerin ve büyükbaş hayvanların koruyucusu sayılmaktadır. Aynı zamanda veba,
kolera, kuduz hastalarını ve ayaklarıyla ilgili sorun yaşayanları da korurdu.
Efsaneye göre Rokko, yaklaşık 14. yüzyılın
30-40’lı yıllarında Monpelye’de (Fransa), şehir valisinin ailesinde doğmuş. Daha doğumu
sırasında Tanrı, onu göğsünde kırmızı bir haç
işaretiyle özel kılmıştı. Bu haç, gelecekte
birçok hastalara şifa vermiştir. Ebeveynlerinin ölümünden sonra genç Rokko, tüm malvarlığını
fakirlere dağıtmış ve hacı kıyafeti giyerek, o sıralarda veba hastalığının yaygın olduğu
İtalya’ya gitmiştir. Bu ülkedeki seyahati sırasında Rokko, veba hastalarını
şifalı otlarla tedavi ediyor ve haçıyla kutsuyordu. Ve veba, onun karşısında
geri çekiliyordu – hastalar mucizevi bir şekilde iyileşiyorlardı. Böylece
yüzlerce kişiyi tedavi ederek Rokko, bacağındaki açık yara yüzünden kendisi vebaya
yakalanmış ve ormandaki terkedilmiş kulübeye ölmeye gitmiştir. Onu,
yakınlardaki bir köpek kurtarmıştır. Bu köpek, kendisine yiyecek getiriyor ve
yarasını yalıyordu. İyileşmiş aziz, Fransa’ya dönmüş, ama kendisini burada
kabul etmemişler ve casuslukla suçlayarak hapishaneye atmışlar. Rokko, 5 yıl
boyunca hapishanede kalmış. Ayrıca bu hapishanenin başkanı, öz dayısıydı, ama
Rokko dayısına kimliğini belli etmemişti. 16 Ağustos 1378 tarihinde onu koğuşta
ölü olarak bulmuşlar. Üstelik etrafında garip bir ışıklanma varmış.
Rokko’nun ölümünden sonra nihayet herkes
göğsündeki o mucizevi haç işaretini görmüş ve bu kişinin kim olduğunu anlamıştır.
Rokko’yu aziz olarak, 16 Ağustos gününü ise Aziz
Rokko günü olarak ilan etmişler. 1414
yılında, şehirde veba patlaması olunca, şehir yöneticileri halkı, Aziz Rokko’ya
dua etmeye davet etmişler. Azizin onuruna büyük törenler
düzenlenmiş ve veba gerçekten sonra
ermiştir. 1485 yılında, Aziz Rokko’nun cenazesi, Venezüellalılar tarafından Monpelye’den
çalınmış ve şehri veba tehlikesinden kurtarmak amacıyla Venezüella’ya getirilmiştir.
Venezüella, Doğu’yla olan bağlantıları nedeniyle,
Doğu’dan gelen veba salgınlarının ilk
kurbanlarından biriydi. Bu olay yüzünden Venezüella’da San Rokko kilisesi inşa
edilmiştir. Burada halk, vebadan kurtulmalarına teşekkür olarak dua
ediyorlardı. Ayrıca Son Rokko’nun cenazesi şu ana kadar orada korunmaktadır.
San Rokko’nun resmi her zaman eşsiz sayılmıştır. Çünkü her zaman köpekle
birlikte resmedilmekte, eliyle ise sol dizinde vebanın zarar verdiği yeri göstermektedir.
SAN
ROKKO balsamının temelinde şifalı otlar var. Efsanelere göre bu otlarla Kutsal
Rok
hastalarını iyileştiriyordu. SAN ROKKO balsamı – çeşitli deri hastalıklarında
(kaşıntı, iltihap,
psoriyazis, dermatit ve b.) hızlı ve etkili şekilde yardımcı olan özel aktif
bir komplekstir.
Ürün, etkisini, bitkilerin şifalı özelliklerine ve içeriğinde bulunan
bileşenlere borçludur.
Çay
ağacı yağı, etkili virüse karşı ve mantara karşı bir üründür. İltihaba karşı ve
ağrı kesici özelliklere sahiptir, alerjik
reaksiyonları ortadan kaldırır, stafilokok ve streptokoklara karşı etkilidir, yaraları temizler ve
dezenfekte eder, yanık durumunda ağrıyı dindirir, travma ve kesikler sırasında yara iyileştirici etki
gösterir, ciltteki mantarları, egzamayı ortadan kaldırır, haşarat sokması sonucunda oluşan
kaşıntı ve ödemi giderir, siğilleri çıkarır ve herpesi iyileştirir, çiçek ve liken
hastalıklarını tedavi eder.
Sardunya
yağı,
geraniol, sitronelol, geraniltiglinat içerir ve bu maddelerin sayesinde antiseptik, gençleştirici ve canlandırıcı
etki gösterir, hücre yenilenmesini uyarır, sivilce, akne, egzama, pul pul dökülme sorunlarını
giderir, yanıklardan sonra cilt yüzeyini yeniler.
Sorunlu cilde olumlu etki gösterir. Sığırdili
yağı, gamma-linolenik asit kaynağıdır. Bu madde, iltihaba karşı etkisiyle prostaglandin
salgısını uyarır ve iltihap sürecini aktifleştiren arakidonik asit oksitlenmesindeki
metabolit üretimini azaltır. Soya glisini, zengin protein kaynağıdır, cildin
lipid sınırını güçlendirir, kolajen liflerin hareketliliğinin kaybını engeller,
güçlü nemlendirici etki gösterir, cildi yumuşatır ve hücre yenilenmesini
sağlar. Cilt hücrelerindeki değişim süreçlerini uyarır, nem dengesini etkili şekilde
düzenler, cildin koruma özelliklerini kuvvetlendirir.
Üç
renkli menekşe ekstresi, şifalı özelliklere sahiptir. Bu bitkinin
köklerinde alkaloid violin, saponin; gövdesinde ise C vitamini, salisik asit,
tartarik ve malik asit tuzları bulunmaktadır. Söz konusu ekstre yumuşatıcı,
iltihaba karşı, yara iyileştirici, alerjiye karşı etki gösterir, iltihaplı ve pul
pul dökülen, sivilceli ciltlerin bakımında olumlu etki sağlar.
Ekinazya
ekstresi, bakterisid, virüse karşı, mantara karşı, bağışıklığı güçlendirici etkiler
sağlayan biyolojik aktif madde kompleksini içermektedir. Ekinazya, fagositoz sürecini,
ayrıca lökositlerin iltihabın kaynağına toplanması sürecini hızlandırır,
Tlenfositlerini etkinleştirir, interferon üretimini uyarır. Bakterisid,
fungisit ve virüse karşı etkiler gösterir (stafilokok büyümesini yavaşlatır),
bazı kortikos benzeri özelliklere sahiptir (vücudun adaptasyon yeteneklerini
artırır). Ekinazya ekstresi; stafilokok, streptokok, herpes virüsü,
kandidiyazis ve b. durumlara karşı etkilidir. Bu ektsre ayrıca, deri
enfeksiyonları, alerjik dermatoz – psoriyazis, egzama, dermatit, sivilce,
yaraların temizlenmesi ve tedavi edilmesi, ülser ve yanıklara karşı
kullanılmaktadır.
Kalendula
ekstresi, acı maddeler, mukoza (%2,5), organik asit (elma ve salisik), eter
yağı, beta-karotin, C vitamini, flavonoid, bioflavonoid, saponin, tanen, reçine
(%3’ten fazla), inulin içermektedir. İltihaba karşı, bakterisid (özellikle
stafilokok ve streptokok konusunda), mantara karşı, yara iyileştirici etki
gösterir, doku yenilenmesini sağlar. Kozmetik alanında, kuru ve soluk ciltler
için, sivilce durumunda, derin irinli enfeksiyon durumlarında etkili
nemlendirici ve canlandırıcı bir madde olarak kullanılmaktadır. Yaraların iyileştirilmesi,
irinli iltihaplar, furunkulez, sivilce, liken, donma nedeniyle oluşan ödem,
ayak damarlarının iltihabı gibi durumlarda kullanımı önerilmektedir.
Altınotu
ekstresi, eter yağı, flavonoid, askorbik asit, K vitamini, acı maddeler ve tanen
içermektedir. Biyolojik aktif etki gösterir, iltihaba karşı ve antibakteriyel
etki gösterir, cildi yatıştırır.
Kılıçotu ekstresi, eter yağları
(azulen, kolin), flavonoid (izokversetin, rutin, kversetin), fitonsid, acı
ekstre maddeleri, C vitamini ve karotin açısından zengindir. Sarı stafilokok ve
gram olumlu mikro flora konusunda yüksek antibakteriyel aktifliğe sahiptir. İrinli-iltihaplı
cilt hastalıklarında kullanılır.
Ayçiçek
yağı,
%45 oranında yağ, %27 oranında karbonhidrat, %13-20 oranında protein maddeleri,
klorojen asit, tanen, karotinoid, fosfolipid, sitrik ve tartarik asit içerir, yaraların
epitelyumlaşmasını sağlar. Sarı ve beyaz stafilokoka karşı bakteristatik etkisi
saptanmıştır.
Balsamdaki önemli maddelerden biri de
fosfolipidlerdir. Bunlar, cildin derin katmanlarına, balsamın içeriğinde
bulunan, yağda ve suda eriyen biyolojik aktif maddeleri ulaştırıyorlar. Böylece
cilt nemleniyor ve korunuyor, aktif maddeler sürekli cilde nüfuz etmiş oluyor.
Fosfolipidler, balsamın içeriğindeki diğer aktif maddelerin etki süresini
uzatıyor, bozulmuş değişim süreçlerini ve cildin koruma fonksiyonlarını
düzeltiyor.
Bisabolol, papatya yağının en aktif
bileşenlerinden biridir. Cildin iltihabını ve tahrişini giderir, cildi
yatıştırır, hücre yenilenmesi sürecini uyarır. Allantoin, cildi nemlendirir ve
yumuşatır, epidermis hücrelerinin yenilenmesi sürecini uyarır. Havuç yağı,
soluk ciltler için en iyi yağlardan biridir. Cildi nemlendirir, erken yaşlanmadan
korur, aynı zamanda ter ve yağ bezlerinin fonksiyonlarını destekler. Kuru, soluk
ve yıpranmış cildin bakımı, yanık, psoriyazis ve egzama durumlarında
kullanılır.
A ve E vitamini açısından zengindir. E
vitamini (tokoferil asetat) – güçlü bir antioksidandır. Hücre zarını
güçlendiriyor, cilt yaşlanmasını yavaşlatıyor, cilt solunumunu ve kan
dolaşımını hızlandırıyor, cildi nemlendiriyor ve besliyor, iltihap ve tahrişi
gideriyor. A vitamini (retinil palmitat), antioksidan olmasının yanı sıra,
cildin yaşlanmasını yavaşlatır, kolajen sentezini normale döndürür, hücre
yenilenmesini sağlar, cildin elastikiyetini artırır ve küçük kırışıklıkları
düzleştirir, cildin kurumasını ve sertleşmesini önler, cilt bağışıklığını
artırır ve cildin koruma fonksiyonlarını düzenler.
Etkileri:
• ciltteki iltihap, kızarıklık ve kaşıntıyı
hızlı şekilde giderir
• deri hastalıklarını tedavi eder (egzema,
dermatit, psoriyazis ve b.)
• cildi ölü hücrelerden arındırır, cildin
sertleşip kabalaşmasını önler
• dokuların bağışıklığını artırır, kolajen
oluşumunu uyarır
• alerjiye karşı etki gösterir
• cildin yapısını yenileyerek cildi
sağlamlaştırır
• kuru cildi nemlendirir, yumuşatır ve
besler, metabolizmayı iyileştirir
• cildi ültraviyole ışınlarının etkisinden
korur
Kullanım
alanları:
• kuru, hassas, tahriş olmuş, iltihaplanmış
ve kızarmış cilt
• 1. ve 2. derece cilt yanıkları
• ciltteki güneş yanıklarının önlenmesi ve
tedavisi
• trofik ülser, psoriyazis, egzama, vitiligo,
dolama, apse, dermatit
• akne vulgaris, herpes, çürük şeklinde
yaralar
• eklem bağlarının uzaması, artrit ve
artroz, nevrit ve nevralji
• masaj için uygundur
Kullanım
şekli: klinik bir iyileşme oluncaya kadar, günde birkaç kez zarar görmüş cilt alanlarına sürünüz.
Aktif
bileşenler: çay ağacı yağı, sardunya yağı, sığırdili yağı, soya glisini, ekstreler:
üçrenkli menekşe, ekinazya, kalendula,
altınotu, kılıçotu, havuç, ayçiçeği yağı, bisabolol, fosfolipidler, laktik asit, serin, sodyum
laktat, TEA-laktat, urea, sfingolipid, beta-karotin, havuç yağı, allantoin, E vitamini, sitrik
asit, askorbik asit